28.11.10

Haydarpaşa Garı

Hepimiz bindik bizi ona götüren trenlere. İstanbul'un gerisine, Anadolu'ya giderken ise ilk durağımız oldu. Ondan başka denize açılan başka bir tren garı var mıdır acaba? Trenden inip Haydarpaşa Garı'nın tarihi kapısından geçip İstanbul ile karşılaşmak her defasında şiirseldir. Hele bir de tam karşısında güneş batıyorsa bambaşkadır. Yurtdışından gelen arkadaşlarımın Gar ve oradan gördükleri manzarayla karşılaştıklarında verdikleri tepkiyi asla unutamam. Çünkü onların da İstanbul'a merhaba dedikleri yerdi. Doğu'nun Batı'yla karşılaştığı yer. Kaç merhabaya kaç meydan okumaya kaç vedaya kaç buluşmaya şahit olmuştur acaba? Karşısındaki siluete, tarihe bakarken kendisi de o siluetin, tarihin bir parçası olmuştur zamanla. Ona hayranlığımızı çektiğimiz fotoğraflarla görüntülerle dindirmeye çalıştık. Merdivenlerinde oturup martıları izledik, vapurları bekledik. Tarihi salonunda tren saatinin gelmesini bekledik, kimbilir kaç treni kaçırdık. İstanbul'da yaşayan, İstanbul'a yolu düşen herkesin Haydarpaşa Garı'yla bir anısı vardır mutlaka. İstanbul'un 8500 yıllık tarihinin anlatıldığı Yekpare'yi ne kadar kusursuz sunmuştu.

Bugün Haydarpaşa Garı çok büyük bir tehlike atlattı. 15:30 sıralarında çatısında çıkan bir yangın nedeniyle tüm çatısı yandı ve dördüncü katı büyük hasar gördü. Yaklaşık bir buçuk saat süren bir çalışmanın sonucunda yangın söndürüldü. Yetkililer çatının çökmediğini, binanın yıkılmadığını, tehlikenin geçtiğini söyledi. O sorumsuz yetkililer görev başında olduğu sürece tehlikenin geçmesi mümkün mü? Bina yıkılmadığı, tamamen yanmadığı için mutlu olmamızı bekliyorlar. İstanbul'un silueti, tarihi büyük bir yara aldı. Ulaştırma Bakanlığı'ndan İstanbul Valisi'ne Kadıköy Belediyesi'nden İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne herkes bu olayın sorumlusudur. Ve bu insanları sorumlu kılan, başa getiren hepimiz. Eğer yansaydı merhabalarımız, vedalarımız, buluşmalarımız, göz yaşlarımız, kucaklaşmalarımız, kavuşmalarımız, anılarımız da yanacaktı.

4 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler Damla, anılarımıza sahip çıktığın için :)

    İçindeki Gar Lokantası'nda bir kadeh içmişliğiniz varsa, vapura bakan merdivenlerinde gece 11'den sonra ayışığı seyretmişliğiniz... Bütün kötülüklerin sizden uzaklaşmışlığını da hissetmişsinizdir.

    Magna Carta'yı gördüğümü iddia ettikleri bu ömrümde Haydarpaşa'yı ayrı sevdim. Sadece çatının yanması bile zayiattandır.

    YanıtlaSil
  3. İhmal etmek, hafife almak, önlem almamak kelimelerinden sonra sen ne dersen de Damla'cım ya da biz ne dersek diyelim hiç bir şey olmayacak ellerimizde kapkara bir Haydarpaşa'dan başka. Ama bence onlar hiç bir şekilde zihnimize girip, anılarımızı yakamazlar. Olsa olsa bunun yanılgısı içinde debelenip dururlar.

    YanıtlaSil
  4. http://www.facebook.com/home.php?sk=group_169457676410178&view=doc&id=169459989743280

    YanıtlaSil